27 Kasım 2008 Perşembe

yılın fıkrası..







Temel tıp fakültesini bitirip, beyin
cerrahisi ihtisasına başlamış.
İlk yurtdışı kongresinde, heyecanla farklı
ülkelerden bir araya gelen
doktorların arasına karışmış. Bir
köşede, kalabalık bir grubun
aralarında tartışmakta olduğunu görüp
konuşmalarına kulak kabartmış.
Aksanından İngiliz olduğu anlaşılan doktor
şöyle diyormuş:
Beyin cerrahisi bizde öyle ilerledi ki, beyin
nakline başladık. Biz
bir adamın beynini alırız, başkasına
naklederiz ve onu altı haftada iş
arayacak hale getiririz.
Bunu duyan bir Alman cerrah, küstahça
atılmış:
Bu hiç birşey değil; biz bir adamın beynini
çıkarıp, başkasına
naklederiz ve onu dört haftada orduya
katılıp, savaşacak hale
getiririz.
O ana kadar sessiz, sakin tartışmayı
dinleyen Temel, yüksek sesle söylenmiş:
Beyin nakli mi, ne kadar gereksiz!
Bir anda bütün gözler kendisine dönerken
eklemiş:
Biz Kasımpaşa'dan bir beyinsiz i aldik ve
Başbakan yaptık. Şimdi

ülkenin yarısı iş arıyor, yarısı da
savaşa hazırlanıyor...


--




Nezaket...





Öğretmen, 8-10 yaşındaki erkek çocukları biraraya toplamış, nezaket, görgü kuralları ve yaşam dersleri veriyormuş.
"Michael" demiş, "Genç bir hanımla ilk kez akşam yemeğine çıkıyorsun. Masaya oturdunuz ve tam o sırada senin çişin geldi. Kız arkadaşına ne dersin ?"
Michael hiç düşünmeksizin yanıtlamış:
"Bir dakika, çişimi yapmam lazım."
Öğretmen gülümsemiş:
"Ama bu pek kaba olmadı mı ? Şöyle daha kibar bir şekilde söylesek ?"
"Sherman, sen söyle bakalım ne dersin ?"
Sherman biraz düşünmüş:
"Çok özür dilerim, tuvalete gitmem gerek, hemen döneceğim."
Öğretmen onaylamış:
"Bakın bu daha iyi oldu. Ama yine de yemekteyken tuvalet kelimesini kullanmasak, ne dersiniz ?"
"Edward, sen söyle bakalım, nasıl izin alırsın kız arkadaşından ?"
Edward kendinden emin:
"Sevgilim, bana bir dakika müsaade eder misin ? Çok eski bir arkadaşımla bir el sıkışacağız. Hem durum uygun olursa yemekten sonra seni onunla tanıştırabilirim de !"
Öğretmen bayılmış...






ÖPÜCÜK






Sevgili karicigim,
Bu ay maasimdan sana para gonderemiyorum, onun yerine 100 opucuk
gonderiyorum. Sen benim bir tanemsin. Kocan Hayrettin


Karisi da ona cevap veriyor,



Sevgili askim,
Gonderdigin 100 opucuk icin tesekkur ederim. Masraflar soyle;
1- Sutcu bir aylik sut icin 2 opucugu kabul etti,
2- Elektrikci 7 opucukten sonra anlasmaya razi oldu,
3- Evsahibi kira icin hergun 2-3 defa ugruyor,
4- Bakkal sadece opucuge razi olmadi, ona ilave baska seyler de verdim,
5- Diger masraflar toplam 40 opucuk...
Beni lutfen merak etme, daha 35 opucuk bakiyem var ve bu ayi
cikarabilirim.
Gelecek ay icin de ayni yonde mi plan yapmaliyim? Lutfen bilgi ver.
Sevgili karin Hayriye*
:)))))










Küçük şeyler





GÜLÜMSEME İKİ KİŞİ ARASINDAKİ EN KISA MESAFEDİR.

Hayatımızda bırakın saatleri dakikaları hatta saniyelerin ne kadar önemli olduğunu anlatan güzel bir yazı...

Saniyelerin ne kadar önemli olduğunu benden daha iyi kimse bilemez.

Küçük şeyler!

11. Eylül İkiz Kulelere saldırı sonrası binadaki firmalardan birinin hayatta kalanlarla yapılan sabah toplantısında güvenlik görevlilerinin başı orada hayatta kalabilenlerle ilgili şunları anlatmış;
O sabah;
- Firma müdürü o gün oğlu ana okuluna başladığı için işe geç kalmış.
- Birinin o gün ofis kahvaltısına getirilecek Donut'ları alma sırasıymış.
- Bayan elemanlardan birinin sabah alarmı çalmamış.
- Biri kaza yüzünden trafiğe takılmış.
- Biri otobüsünü kaçırmış.
- Biri kıyafetini lekelemiş, üstünü değiştirmek vakit almış.
- Birinin arabası çalışmamış.
- Biri telefonu cevaplamak için geri dönmüş.
- Biri çocuğunu hazırlamakta zorlanmış, geç kalmış.
- Biri taksi bulamamış.
Ama en etkileyicisi; biri o gün ofise yeni aldığı ayakkabıları giymiş, ayakkabı ayağını rahatsız etmiş ve bir eczaneye uğramış, yara bandı almak için !!!
Bu gün hayatta olma sebebi olan bandı almak için...

Şu anda trafikte sıkıştığımda, asansörü kaçırdığımda, bir telefona cevap vermem gerektiğinde, yani beni rahatsız eden küçük şeyler olduğunda, Tanrının benim o anda orada olmam gerektiğini istediğini düşünüyorum.
Bir daha ki sefere, sabahınız tersliklerle başladığında, çocuklarınız giyinmek istemediğinde, arabanın anahtarını bulamadığınızda, bütün trafik ışıklarına takıldığınızda, huzursuz olmayın, sinirlenmeyin.
Küçüçük tersliklerle belki de Allah'ın sizi o anda koruduğu için yaşanıyordur ve biz umarım küçük sıkıntılı anlarda bunun olası nedenlerini hatırlarız ...

sevgiyle kalın...







Yaşlı adam









YASLI ADAM VE SEVGILISI (GERCEK OLAY) :)


Yaslica bir adam ve yaninda sahaser guzel bir kadinla bir mucevher
dukkanina girerler.
Yasli adam saticiya guzel bir yuzuk satin almak istedigini soyler.
Satici vitrinden guzel bir yuzuk cikarip gosterir..
Satici bu yuzugun 4000 $ ettigini soyler.
Yasli adam ve genc kadin yuzuge bakarlar ve yasli adam saticiya;
-'Lutfen bana en iyi yuzugunuzu gosterin' der
Satici icerden kasasindan bol pirlantali sahane bir yuzuk getirir ve der ki;
-'Bu dukanimdaki en iyi yuzugum.. ve fiyati 50 000 $ dir' der
Genc kadin heyecanla parmagina takar.
Yasli adam cebinden cek defterini cikarir ve 50 000 $ yazar, ve izah eder
-'Bugun; cumartesi ve ogleden sonra. Bankalarin kapali oldugunu
biliyorum. Emin olmak istediginden eminim.
Ceki sana birakiyorum, Pazartesi sabahi bankama telefon edip cekin
karsiligini aldiktan sonra,
cekin ustunde yazili olan telefonumdan beni ara, biz de gelip yuzugu aliriz.
Pazartesi sabahi mucevherci yasli adami arar
-'Sen benimle alay mi ediyorsun? Hesabinda hic paran yokmus!!'
Yasli adam
-'Sen yuzugu dukkaninda sakla ve ceki yirt at.!..
Sayende sahane bir hafta sonu gecirdim


GÜLÜMSEME İKİ KİŞİ ARASINDAKİ EN KISA MESAFEDİR.







TEMEL

PUL KOLEKSİYONU
Temel çok güzel bir kadını gözüne kestirmiş.
Kadının peşinde ve bir taraftan da nasıl
ayartırım diye düşünüyor.
Klasik tavlama usüllerinden biri geliyor aklına
ve birden kadına dönüp :
- Hadi bize gidelum sağa pul kolleksiyonumu cöstereyim.
Kadın şaşırır fakat bozuntuya vermez:
- Peki ya beğenmezsem
- O zaman ciyinur cidersun.

SIRA
Temelin çok güzel bir karısı varmış.
Köydeki bütün erkekler karısını görünce iç çekerlermiş.
Bir süre sonra kadın koydeki erkeklerle beraber olmaya baslamış.
Evin önünde uzun kuyruklar oluşmuş.
Bunu goren Temelin arkadaşı Dursun dayanamamış
Temele: -Ula Temel karının neler yaptığını görmüyor musun?
Bu kadını neden boşamıyorsun. ?
Temel sinirli bir şekilde cevap vermis.
-Ula kariyi bosayayim de diğerleri gibi sıraya mi gireyim?

LUNAPARK
Fadime ile Temel lunaparka giderler fadime dönen salıncaklara binmek ister ama
Temel 'olmaz fadime, donun gözükür' diyerek karşı çıkar
salıncağa çok binmeyi isteyen fadime temel arkasını dönüp başka bişeyle ilgilendiği anda temelden gizli salıncağa biner arkasını dönen temel fadimeyi salıncağa binmiş olarak görünce bağırır :
'fadime niye pindun donun közükçek 'der,
fadime cevap verir 'merak etme ..çıkarttim

FINDIK
Temel nişanlisi Fadime ile fındık tarlalarını geziyormuş. 'Bak Fadime'
demiş, 'butun bu tarlalar benim. ama bir tanecik findik koparırsan, seni
oraya yatırırım ona gore.'
Bunu duyan Fadime' nin gözleri parlamış, hemen
koşup bir tane findik kopartmış.
Temel sözünün eri ya, fadimeyi fındık ağacının altına yatırmış.
Bu cezadan memnun kalan Fadime, üstünü başını
toparlayıp, ayağa kalkar kalkmaz bir fındık daha kopartmış.
Temel bir kez daha .... Bir findik daha.....
Temel 5. findiktan sonra perişan ayağa kalkmış, bitkin bir halde Fadimeye dönüp; 'bak Fadime ' demiş eliyle tarlaları gostererek,
'burdan sonrasi Fiskobirliğin'







16 Kasım 2008 Pazar

Neden Baba..?





!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

NEDEN   BABA  ?

Yıl
2060

kızım 18,

ben 47 yaşındayım...

 

  

'Baba bizim bayrağımızda sizin zamanınızda
Ay-yıldız varmış neden
şimdi
haç işareti ve anlamını bilmediğim renkler var?

 

            2 arkadaş okulda tavan arasında eski
bir atlas bulmuştuk, o atlasta
gördük daha önce Edirne'den Kars'a kadar Türkiye
toprağı imiş, şimdi neden
o
haritanın 1/5'ine Türkiye diyoruz?

             Eskiden her mahallede 1–2 cami varken,
şimdi neden her ilde bir cami

var, dedem bahsetmişti daha önce ezan denen bir şey
varmış, günde 5 defa

camilerden okunurmuş şimdi bu çan sesleri ne baba?

 Filistinlilerin zamanında topraklarını
parça parça satarak İsrail'in 
kurulmasına sebep olduklarını hiç mi bir yerde
okumadınız da, topraklarımızı
sattırıp
şimdi bu ufacık alana bizi hapsettiniz?

Siz atalarınızdan böyle mi aldınız bu toprakları?
emaneti böyle mi korudunuz? Günden güne topraklarımız satılırken

siz uyuyor muydunuz baba?

 Baba küçükken herkesin beni Ayşegül diye çağırdığını hatırlar gibiyim
şimdi neden bana Angel diyorlar, beni kulağıma
Angel ismini ezanla sen mi
söyledin?
       
  Bizim evin önünden tanklarla geçen Amerikan askerleri kim baba? Her
gün bize  hakaret  ederek  ve  sizi  her  gördükleri ye! rde coplayarak
demokrasi! mi getirdiler
baba? Bize okulda demokrasinin tanımını daha farklı öğretiler sanki
   
  Elime geçen gün bir kitap geçti baba, senin gençliğinden kalan. Biz
Ankara'ya taşınmazdan önce memleketimizin ismi Gaziantep'miş ve 6317
şehit vererek 'Gazi' lik ünvanını kazanmış. Neden şimdi oraya kürdistan
diyorlar baba.

Baba hani sizlere kürtlerle
Türkler kardeştir demişler, peki kardeşlerim neden bizi öldürüp
ülkemizde ayrı devlet kurdular.
  
  Baba o kitapta Atatürk diye birinden de bahsetmişti. O her kimse
1933'te Bursa'da bir nutuk vermiş, ben şimdi bile ne kastettiğini
anlayabiliyorken, sizin gençliğiniz

bu kadar mı cahildi de o uyarıları dikkate almadınız?
  
Şimdiki kürdistan toprağında yer alan Süleymaniye'de askerimizin başına
çuval

geçirmişler ve sen o dönemde gençtin, hiç mi kanın donmadı baba? Neden
hesap
sormadınız? Bunları görmezden gelen yöneticilerinize?
       
  O az önce bahsettiğim Atatürk size bir hitabe yazmış ve sizi hain
yöneticilere ve uşaklara karşı uyarmış ve hitabenin sonunda da 'Muhtaç
olduğun kudret damarlarındaki
asil kanda mevcuttur' demiş. Baba kanınız o kadar bozuk mu ki ülkemizi
bu hale getirenlerin yakasına yapışmadınız?

        
Baba Türkiyeli ne demek? Biz Türk çocuğu değil miyiz? Soyumuz belli
değil mi bizim?

O kitapta okumuştum 'Ne mutlu Türküm diyene' yazıyordu. Peki, baba ben neden
mutlu değilim? Türküm demek suçsa ve kötü bir şeyse siz eskiden neden
söylerdiniz?
   
  Baba biz Kurtuluş Savaşı denen bir şey yaşamışız. Kitaba göre
dünyanın gördüğü en
şanlı savaşmış ve o savaşta 4 milyon şehit vermişiz. Madem bu vatandan
bu kadar kolay
vazgeçecektiniz de neden o kadar şehit verdiniz? 

        
  Hiç mi kitap okumadınız? Hiç mi sizi uyaran olmadı, hiç mi
göremediniz ülkemizin
peşkeş
çekildiğini? eğer farkında olduysanız ve duygusuzca evinizde
oturduysanız
sizin
o hainlerden ne farkınız kaldı? Allah'ın huzuruna hangi yüzle
çıkacaksınız baba.
'Vatan
sevgisi imandandır' diye  bir  hadis varken  hadi  diyelim  ki 
Türklüğünüzden  vazgeçtiniz
bari İslam'ın emrine uysaydınız.
     
  Senin eski cd'lerden dinledim baba, bizim de bir İstiklal Marşı'mız
varmış. O marşı yanlızca
körü körüne mi ezberlediniz? Atalarımız sizi her fırsatta uyarmış,
demiş ki 'Ey Türk
titre ve kendine dön'. Baba ne zaman
titreyeceksiniz? Ankara'yı da kaybettikten sonra mı?
Bundan
13 yıl önce titremediyseniz eğer artık hiç bir şey titretemez sizi.


        
  Baba sen son bağımsız olan Türkiye Cumhuriyetini gördün.'Ya devlet
başa, ya kuzgun
leşe' diyebilecek bir Hasan Tahsin, bir Şehit Şahin, bir Sütçü İmam yok
muydu aranızda?
Yazıklar olsun baba sizin gençliğinize!
        
 
Bu günleri göreceğime hiç doğmasaydım baba. Türklüğünüzden
utanmadınız hiç
olmazsa
insanlığınızdan utansaydınız baba. Bu vatan göz göre göre altınızdan kayarken
hiç olmazsa

ŞEREFİNİZLE ÖLEMEDİNİZ Mİ?

 

   

HER GÜNÜM CENAZE HER GÜNÜM ŞEHiT

BUNLARIN SEBEBİ BİR İT OĞLU İT

UYAN TÜRK EVLADI UYUMA UYAN

OTUZ KUPONA ALINMADI BU VATAN

 

  
PKK'YA KARŞI BİR DAMLA BİLE OLSA DÜŞMANLIĞIN VARSA BU
MESAJI HERKESE İLET

 
 


    
              ÖLÜMLE YAŞAMI AYIRAN ÇİZGİ
            SİYAHLA BEYAZI AYIRAMAZ Kİ 
      HER YOLUN SONUN DA ÖLÜM OLSA DA
           SEVENLERİ KİMSE AYIRAMAZ Kİ






Duvar yazıları..



 
BİR SARAP EVİNDEN DUVAR YAZILARI
 
       
         
Bir kadeh yarar
 İkincisi makul karar       
 
Üçüncüsü kafayı sarar       
 
Dördüncüsü keseye zarar       
 
Beşincisi dimağı yorar       
 
Altıncısı hatır sorar       
 
Yedincide belâ sarar       
 
Sekizincide plân kurar       
 
Dokuzuncuda vurur, kırar        
 
Onuncuda hâkim sorar.       
 
 
Yirmi yaşına kadar hayatı öğrenmeyenin, otuz yaşına kadar evlenmeyenin, kırk yaşına kadar köşeyi dönmeyenin, elli yaşına kadar ölmeyenin İşi çok zor.     
 
   
 
Horoz ötsün ötmesin, sabah mutlaka olacaktır.
 
 
Zirveye çıkarken herkese selam ver, çünkü inerken onlarla karşılaşacaksın.
 
 
Besle kargayı tombul olsun, gözünü oyarken zorlanmasın! … 
 
 
Şişe tıpayı, şarap kupayı, eşek sopayı sever.       
 
 
İnsanlar topraktan yaratılmıştır, her an çamurlaşabilirler.       
 
 
Kurbağayı koltuğa da oturtsan, gene çamura atlar.       
 
 
Başımızdan geçenlere değil, kafamızdan geçenlere içelim.        
 
 
Büyük adam olmaya gerek yok, bizler yalnızca adam olalım yeter.             
 
 
Dünyada oturarak başarıya ulaşan tek canlı tavuktur.       
 
 
Akıllı olup ta dünyanın kahrını çekeceğine, deli ol dünya senin kahrını çeksin.        
 
 
Öyle bir yaşa ki, öldüğün zaman mezarcı bile matem tutsun.        
 
 
Dal rüzgârları affetmişse de kırılmıştır bir kere…       
 
 
Eşek nereden bilecek ki zevki sefayı; SOR bakalım hiç çekmiş mi kafayı?      
 
 
Dünyanın en cesur yaratıkları insanlardır. Öleceklerini bilerek yaşarlar.       
 
 
İnsanlar, çabuk yükselenlere kıymet verirler; hâlbuki hiç bir şey, toz ve tüy kadar çabuk yükselemez.      
 
 
Madem dünya hiç, gece de iç gündüz de iç.        
 
 
Hayatın tadını borçlanarak çıkar, sakın ödemeye kalkma, tadı kaçar.       
 
 
Şarabın adı kötüye çıkmış, tadı hoş, hele bir güzelle içersen, daha bir hoş.         
 

 
Eğer sana içki dokunuyorsa, sen de Içkiye dokun.       
 
 
Çocuklar olmasa idi, analar bu kadar güzel olmazdı.




Invite your mail contacts to join your friends list with Windows Live Spaces. It's easy! Try it!

MSN Spaces ile web günlüğünüze doğrudan e-posta gönderin. Fıkraları, fotoğrafları ve daha fazlasını karşıya yükleyin. Ücretsiz! Ücretsiz!

15 Kasım 2008 Cumartesi

Sen de mi unuttun beni Bey!!!



Sent: Thursday, October 16, 2008 12:02 PM
To: Picen
Subject: Fw: Sen de mi unuttun beni Bey!!!











Son günlerde, bir surat, bir surat ki gelinde,

Çayımı bile yarım dolduruyor bey.

Allah'tan kulaklarım ağır işitiyor da

Duymuyorum ne söylediğini

Ama yine de hissediyorum bey;

Beni bu evde galiba istemiyor artık

Hey gidi günler heeey.

Oğlunu bilirsin, vur kafasına al lokmayı

İki ara bir derede ne yapsın ana bu atsa atılmaz, satsa satılmaz.

Bana artık gizli gizli sarılıyor bey...

Dün akşam uyurken öptü beni biliyor musun?

Nasıl ağırıma gitti nasıl

Artık akide şekeri de getirmiyor.

Hani dişlerim yok ya, güya yerken garip sesler çıkarıyormuşum da

Çocuklar iğreniyormuş benden.

Yok,vallahi yalan bey, hiç yapar mıyım ben öyle şey?

Gelin çocuklara masal anlatmamı da yasakladı

Üstelik seninle konuşuyormuşum diye duvardaki resmini biryere sakladı

Olsun,

koynumdaki resminden haberi bile yok!

Yine de beddua edemem bey,

Oğlumun karısı, torunlarımın anası o.

Geçenlerde üst komşular geldi,

Ne konuştuklarını duymayayım diye kapıyı üstüme kilitledi.

Duymadım, duymadım, lakin hissettim.

Düşkünler evine yatıracaklarmış önümüzdeki ay beni

Ne yalan söyleyeyim epey ağırıma gitti, epey,

Ha, sen ne diyorsun bey?

Hani bir görünsen oğluna, ne de olsa babasısın,

Seni dinler.

Bu odada oturur, vallahi hiç dışarı çıkmam.

Akide şekeri de istemem.

Masal da anlatmam artık çocuklara

Ne olur ayırmasınlar beni bu evden

Yaşayamam nefes bile alamam

Sana ait anılardan uzak ne yaparım ben, ne yaparım?

Şu camın pervazında hayalin durur, çekmecelerde el izin.

Bastonun hala duvarda asılı.

İstemiyorlar beni artık, istemiyorlar hasılı.

Hey gidi günler hey

Hani diyorum bir çağırsan

Yoksa, yoksa sendemi unuttun beni bey

Sendemi unuttun beni bey?







.

__,_._,___








İlk Önce Beni Oku !!!

...düzenleme aşamasında...